Saçmalama Doktor Anneler Hasta olur mu Hiç?
Her çocuğun ilk kahramanı önce babasıdır. Küçücük dünyasındaki insan topluluğu arasında babasından daha güçlü kimse yoktur ona göre. Ne olursa olsun her durumda, babası olaya müdahale edecek ve onu içinde bulunduğu zor durumdan kurtaracaktır. Gece öcüler onu yemesin diye kahramanca ışığı açacak, yürümekten yorulduğunda güçlü kollarıyla onu kavrayıp taşıyacak, bazende sırtına alarak onu gezdiren bir taşıt olacaktır. Çünkü sadece kahramanlara has bu özelliklerin babalarda olması, çocukların dünyasında onların kahraman olduklarının en güzel kanıtıdır.
Anneyse çocuk için bu dönemde bir limandır. Şefkatin, sevginin, sarılmanın vb..nin sonsuz olduğu anne figürü, babaya göre daha içsel ve daha farklı bir boyuttadır. Taki çocuk biraz daha büyüyene kadar. O zaman anlar ki fiziksel bir güce sahip olmadığı halde anne, babaya göre daha büyük bir kahramandır. Bebeklikten başlayıp, yetişkinliğe doğru uzayan ömür sürecinin hemen hemen her evresinde insan anneye babadan daha fazla ihtiyaç duyar. Yüce Allah anne ile çocuğu görünmez çok kuvvetli bağlarla birlerine bağlamıştır. Kadın can içinde can büyütür ve yediğinden içitiğine kadar her şeyini yavrusuyla paylaşır.
Burada tabi ki babaya haksızlık etmemek lazım.Ancak muhtemelen büyük bir çoğunluk önce “ANNE” diyerek benimle aynı fikri paylaşacaktır. İnsanın dünyaya geliş sebebi olan bu iki insan, elbette kişi için fazlaca önem arz eder. Hele ki; yaş ilerlemeye başladıkça, annem-babam haklıymış söylemlerini ya biz dillendirmişizdir yada yakın çevremizden işitmişizdir.
Hayatımızda bu denli büyük yerlere sahip bu iki insanın,hayatımız da olmayışlarını veyahutta başlarına bir şey gelebilecek olmasını, bırakın yaşamayı düşlemesi bile derin bir acının izini yüzümüze taşır. Hele ki; daha önce bir tanesini yitirmişseniz…
Çocukluğumun yarısına kadar bu ikilinin mutluluğunu yaşadım. Daha sonrası hep eksik, hep yarım. Benim için anne iki kat fazla kahraman, iki kat fazla güçlüydü. Babasını yitiren insan, arkasındaki duvarın yıkıldığını bilir ve bir daha asla sırtını hiçbir yere yaslamaz. Ama annesini yitiren kişinin dünyası ayaklarının altından kayar da, bir daha basacak yer bulamaz.
Tamda bu şekilde babadan sonra iyice anne önem arz etmiş, arkadaş ,sırdaş, yoldaş olmuşken; nasılda doktor rahatça “anevrizmadan dolayı beyin kanaması geçiyor kaybedebiliriz” diyebilmişti. Nasılda “her şeye hazırlıklı olun, önce hafıza gidecek sonra belki de…yakınlarına haber ver, belkide bu gece son “ diyordu.
“Ne saçmalıyorsun sen doktor, Anneler hasta olur mu hiç? Anneler ölür mü doktor?”
Yaş 32 Cahit Sıtkı’nın tezine kalmış şurada üç sene. Yolu neredeyse yarılamış bir kadın, hastane koridorunda ayaklarının taşıyamadığı bedenini ayakta tutmaya çalışıyor. Evet yolu yarılamış koskocaman bir kadın, bütün ömrüne eklenmiş yıllara, üçle başlayan yaşlara aldırmadan küçücük bir kız çocuğu gibi, iki yana düşmüş kolları, göz kapaklarının arasında dışarı akıtmamak için zorla tuttuğu göz yaşlarıyla durumu anlamaya çalışıyor. Aslına bakarsanız anlamak istemiyor, çünkü gerçek olmayacak kadar saçma bu doktorun söyledikleri. Doktor ısrarlı ses tonunu bir kaç kademe daha yükselterek “anladınız mı? Hanım efendi dediklerimi anladınız mı?” diye bağırırken, sedyedeki ağrı ve acı içinde kıvranan kadının annem olmamasını ve soğuk hastane koridorunda yaşanan şu manzaranın kötü bir rüya olmasını dilemek.
“Allah’tan eğer tek bir dua hakkım kaldıysa, onu bu gece bu koridorda bunların hepsinin rüya olması için kullanmak istiyorum diyerek dua edip, kapanan gözlerimi açınca aynı korkunç manzaranın ürpertisini en derinde hissetmek.”
Maalesef ki, gerçeklerden kaçılmıyor ve kader ne ise, yazılan ne ise, onu yaşıyorsunuz en derinine kadar. Hayatıma başka bir bakış, başka bir anlam katan o gece her şeyin bittiğini sanmak. Ve ne olursa olsun bu bitişi kabul etmeyerek, bir el ile hayata tutunurken, diğer el ile de hastanıza sarılarak arada köprü olmak. Onu hayata yine yeniden bütün eksiklere, bütün yitirdiklerine rağmen bağlamaya çalışmak. Bir göz, bir kol, bir bacak mı feda ettik. Sol yanımızı mı verdik bu hastalığa,olsun sol tarafı komple versek de kalp hala orada atıyor ya, hala ümit var demektir.
Kader bize annemizin olmayan eli, kolu, bacağı, gözü olamayı yazdıysa; sonuna kadar, ölene kadar, son nefese kadar oluruz. Kader rolleri değiştirdiği vakit;
“annemizin annesi, babamızın babası oluruz. Yeter ki varlıkları eksik olmasın, onlarda ne yoksa biz o oluruz…!”
Son yorumlar