Bir Zamanlar…

Zaman birbiri ardınca günleri alırken kendi safına ne kadar ilerlediğini anın içerisinde his edemiyor insan. Belki bir mola anında,yada anımsarken geçmişi “vayy be” o kadar oldu mu nidasi istemsiz dökülüyor dudaklardan. Şu an bulunduğum zaman diliminin içerisinden geçmişe göz ucuyla baktığımda aynı şaşkın ifadeyle aynı tepkiyi verdiğimi fark etmemin yanında,onca telaşına, yorgunluğuna, üzgünlüğüne rağmen geçen zamanın aile olarak bize kattıklarını düşünmeden edemiyorum.

Bedenen ve ruhen terbiye edilmek; terbiye edildik demek belki bu kelimenin kendi öz manasını düşününce biraz ağır gelebilir. Ancak maddenin fazlaca anlam kazandığı dünyamızda, maddenin ne kadar hiç olduğunu anlamakla beraber, manevi duyguların bir anda zirve yapması hali insan ruhunu terbiye etmekten başka bir şey değilse nedir? Tüm gücün yaratıcının elinde olduğunun idrakine varmasıyla insanın acziyetini kabulü tamda orda başlıyor. Bu acizlik, bu kabul ediş aslında insana bir silkelenme, bir kuvvetle beraber ayakta kalma dirayeti sağlıyor.

Çünkü süreç zorlu, imtihan ağır. Bir inanış, bir inanç, bir umut yetiyor o anda sizi tekrar hayata bağlamaya. İnanmak gerekiyor başarmak için hatta savaşabilmek için. İnanmak; o umudun peşi sıra elinden gelen her şeyi yapmak. Yaptıktan sonra olmuyorsa o zaman en azından savaşa bildik ama bizim gücümüz ancak buna yetti diyebilmek.

Dedim ya, şimdi geriye dönüp geçen zamana bakınca,(ki bu zaman yaklaşık 6 sene oldu) zamanın uzunluğuyla beraber başarmanın mutluluğu sarıyor içimi. Hastane kokusu, koridorları, soğuk yoğun bakım üniteleri, hasta yakınlarının iç yangınlarına rağmen tıpkı bir mermer misali buz kesmiş yüzleri, doktordan haber gelene kadar boşluğu süzen anlamsız bakışları, ölüm olmasa dahi herkesi saran ölüm sessizliği geride kalmış. Kalmakla kalmamış üzerine de dolu dolu beş sene katmış.

Geçen zamanı bir kaç cümleyle özetlemek inanın olacak şey değil. Her anını, her zorluğunu, kaydedilen her başarıyı size sırasıyla anlatmak istiyorum. Biliyorum bu yazıları kaleme almam biraz geç oldu. Ama istiyorum ki, birileri bir yerlerde yalnız olmadığını bilsin, bu yollardan onlardan önce geçenlerin varlığını hissetsin. Ve belki de okuduklarıyla bu yolda daha güzel gelişmeler kaydetsin. Ben bu yolculuğa annemle çıktım.Sizin serüveninizin kahramanı anneniz, babanız, kardeşiniz, eşiniz, çocuğunuz, arkadaşınız vs. olabir. Ama hissettiklerimiz aynı. Aynı hüznün sızısı hepimizin yüreğine işledi. Siz benim kaderdaşlarımsınız hepinizi bu yüzden çok seviyorum.

Bakalım bu yolculukta ANNEM bizi hangi serüvenlere götürecek hep beraber göreceğiz. Takipte kalmayı unutmayın.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.