MUTSUZ OLMAK KADER MİDİR?

MUTLULUK:  TDK’da “bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık, saadetlilik” olarak açıklanmaktadır.

Bilimsel olarak açıklaması ise; Vücudun salgıladığı  melatonin, serotonin ve endorfin hormonlarının kişinin mutlu olması üzerinde rol oynadığı görüşüdür. Bu hormonlar salgılandığı zaman kişi kendini daha iyi ve mutlu hissetmektedir. Bir çok yiyeceğin bu hormonların salgılanmasına katkı sağladığı bir çoğumuzun bildiği bir gerçektir. Hatta en bilineni malumunuz çikolatadır. Bunun yanı sıra yapılan bir çok fiziksel aktivite vücudun adrenalin seviyesini yükselteceğinden, kişinin kendisini  daha zinde ve mutlu hissetmesi konusunda yardımcı bir faktördür.

MUTLULUK KADER MİDİR?

Mutluluğu kısaca açıkladıktan sonra, gelelim asıl mevzuya. Birçoğumuz aslında mutluluğun ne demek olduğunu ve bu duygu içerisindeyken kendimizi ne denli iyi hissettiğimizi biliyoruz. Bu tarifi olmayan ancak insanı bir çok konuda tekrarı için teşvik eden bir duygu bütünüdür.

Mutluluk kimileri için maddiyatla doğru orantılıyken, kimilerine göre de maneviyatla ilintilidir. Bir kısıma göreyse hem maddi hemde maneviyatla doğru orantılıdır. Yani mutlu olmak için sadece paraya ihtiyaç duymayarak, paranın yanında sağlık, eş, dost gibi faktörlerinde olması gerekliliğidir.

Herkes kendince hedeflediği bir amaca ulaştıktan sonra mutluluk onun için arzu edilen sonuçtur. Bekar biri için bir hayat arkadaşı bulmak,  evli için çocuk sahibi olmak, işsiz için iyi bir işe girmek, öğrenci için mezun olmak bu ve bunun gibi uzun vadede hedeflenmiş şeylerin tümüne ulaşmak, mutluluğa ulaşmakla eş değerdir.

Günümüzde mutlu olmak için bir sebebe ihtiyaç duymayıp, her gün yeni bir güne merhaba diyebildiği, yürüdüğü, konuşabildiği veya rahatlıkla nefes alabildiği için mutlu olan insanların sayısı ne yazık ki çok az. Polyanna  olarak adlandırdığımız bu gurubun sayıca az olmasında, ekonomik ve ruhsal sıkıntılar elbette başta geliyor.

Peki mutsuz olmak; kader midir, yoksa seçim mi? Yaşayan her insan için bir kader döngüsünün varlığı inancımıza göre hepimizce malum olan bir gerçekliktir. Zenginlik-fakirlik, hastalık-sağlık gibi olguların tamamen kader ile alakalı olarak hayatımızda var olduğuna inanmaktayız. Olumsuz olan her yazı, aslında bizim mutsuz olmamız için değil, olumsuzluklar karşısında ne derece sabır gösterip şükür edeceğimizle alakalıdır. İnsan en zor durumlarda bile mutlu olabileceği sebepler bulabilmeli ve bu sebeplere tutunarak hayata yeniden merhaba demeyi başarabilmelidir.

Bu yaklaşımdan yola çıkarak şunu diyebilir ki, “MUTLULUK” kader değil seçimdir, İnsan yaşadığı müddetçe mutlu olmak istediği sürece kendisini mutlu edebilecek bir çok neden bulabilir, bunlara sarılabilir ve varlıklarıyla gerçek mutluluğa uzanabilir.

Mutluluğa ulaşmak bir bakıma huzura ulaşmaktır. Huzura ulaşmak şükürden geçmektir. Gecenin ardından doğan güneşe, karanlıktan aydınlığa ulaştırana teşekkür etmesi insanın o güne pozitif başlamasına vesile olacaktır. Güne bu şekilde olumlu düşüncelerle başlayan kişi, etrafındakileri de pozitif ışığı ile etkileyecek ve bir mutluluk halkası oluşmasına vesile olacaktır. Bu kişi kendisi mutlu olmayı seçmiş ve etrafındaki herkesin mutluluğuna farkında olmadan etki etmiştir.

Aynı sabaha uyanan başka birisinin “off yaa yine mi sabah oldu” olumsuzluğu ve bu olumsuzluk çerçevesindeki mutsuzluğu kendisini mutsuz etmekle kalmayarak, çevresindeki herkesi aynı oranda mutsuz edecektir. Çünkü farkında olmadan etrafına yaydığı negatif enerji ile ister istemez çevresini etkilemesi söz konusudur.

Kısaca meselenin özü mutlu olmak kader değil yaptığımız seçimdir. Ve bu seçim tamamen bizim kendi hür irademizle alakalıdır.

“Sonsuz Mutsuzluk”

Sonsuz mutsuz olan insanlar. Ne olursa olsun olumlu veya olumsuz her konuda kendilerini mutsuz etmeyi başaran insanlar. Bir çoğumuzun çevresinde var olan bu insanları ne yazık ki sevmiyorum. Bana göre bu insanlar mutlu olmayı bilmiyorlar. Hani vardır ya böyle tipler, cennete girse “ayy burası neden bu kadar güzel” diye şikayetçi olacak olanlar. Hayata her zaman en olumsuz yönde bakıp, bu olumsuzluktan da kendilerine mutsuz olacak bir şeyi muhakkak bulurlar. Ve maalesef bu mutsuzlukları bulaşıcıdır. Kendileri mutlu olamadıkları için çevrelerinde bulunan insanların mutlu olması, onların mutsuz olması için bir sebeptir. Ve bu insanların  mutluluklarına gölge düşürmek adına ellerinden geleni yaparlar.

Bu tür insanların genelinin 0-6 yaş aralığı sorunlu geçmiştir. Tatminsiz ve eğitimsiz kalan bu dönem, kişinin bütün hayatını etkilemektedir. Geçirdiği mutsuz ve sorunlu çocukluk dönemi, bütün ömrüne etki ediyor. Etki etmekle kalmayarak çevresindeki herkesi aynı oranda olumsuz etkiliyor. Bu şekilde hayatını zehir ederek mutsuzluğu seçmiş kişilerin destek alması çok önemlidir. Ancak bu şekilde olumsuz düşünceye sahip kişiler, tabi ki yardım almayı kabul etmezler.

O zaman ne yapmalıyız? Bu insanların yaşam enerjimizi emmelerine izin mi vermeliyiz? Elbette HAYIR! Onlardan mümkün olduğunca uzak durarak yaşam kalitemizi arttırabiliriz.

 

“Hiç kimsenin karanlık düşüncelerini kendinize yük etmeyin. Unutmayın yaşam size sunulmuş bir armağan ve ne olursa olsun tadını çıkarın. Hayat mutsuz olacak kadar uzun değil.”

 

 

 

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.