Ertelemek

“Hemen hemen hepimiz bir koşturmanın içerisinde sürekli bir yerlere yetişmeye çalıyoruz. Yada yetişemediğimiz den dert yakınıyoruz. Yoldan şuan da herhangi birini çevirip sorsanız, hayatın bütün yükünün onun omuzlarına yüklendiği sitemini duymanız kaçınılmaz olacaktır. Hangi meslek gurubundan olursa olsun, herkesin kendine göre bir telaşı mevcut bu hayatta. Kimisinin belki daha çokken kimisinin telaşının daha az olması ne yazık ki sorumluluğunu azaltmıyor.

Bu koşturma ve telaş içerisinde hepimizin yaptığı fakat sonrasında kendisini en derin pişmanlıkların içerisinde bulduğu bir şey var. Ne diye sorarsanız eğer pek tabi ki ertelemek! Peki neden erteliyoruz? Sonunda zorda kalacağımızı bildiğimiz halde kendimize neden bunu yapıyoruz? Muhtemelen çoğumuz kısa aralıklarla bu soruyu kendimize soruyoruz. Aslında cevabının yine kendimizde olduğu bu soruyu yanıtlamak çokta zor olmayacaktır. Bunun birden fazla sebebi var elbette.”

Öncelikle bu sebepler tamamen karakterinizle alakalı. Karakterleri başlıklar altına inceleyelim:

Hayır-sız-lar

a)-Bu gurubun insanı hayır diyemeyen bir yapıya sahip olduğundan, kendisine söylenen her şeyi yapmaya programlıymış gibi hareket eder. Tamamen kendinden ödün vererek yüklendiği sorumlulukların bir süre sonra altında ezileceğinden, ertelemek onun için diğer meseleyi halletmek adına zaman kazanma yoludur. Çünkü kimseyi kırmak istemez ve yapabileceğinden fazla sorumluluğu yapmak için kendini fazlasıyla zorlar. Tamamen kendinden ödün vermeye programlı bu gurup, yetişemediği için erteler. Kısacası onun için mecburiyetten öteye geçemeyen bir durum olmaktadır bu.

Kaçak-lar

b)-Bu guruptaki insanlar tamamen birinci guruptan farklı olarak erteleme çıkış kapısını kullanır. Yaptıkları yada yapacakları işi sevmediklerinden, onlara göre ne kadar geç yapılırsa o kadar iyi mantığı vardır. Aslında bu bir nevi yapılacak işten kaçmaktır. Ama tabi ki neticede ne kadar kaçmış olurlarsa olsunlar, kaçınılmaz son yine onları kucaklayacaktır.

Dünyayı ben mi kurtaracağım-cı-lar

c)-Bu gurup ise yukarıdaki iki guruptan  alakasız olarak sadece tembellikten dolayı bu yola başvurur. Nasılsa zaman var, sonra yaparım, sonra kesin yaparım diye diye sonunda da hüsrana uğramaları ne yazık ki beklenen bir sonuç olacaktır. Muhtemelen bu sonun kendileri de bilincinde olarak hareket ederler. İşi en son zaman dilimine erteleyip, sona geldikten sonra da ben zaten bu kadar sürede yapamam diyerek yenilgiyi en başından kabul ederler.

Artık çok geç-çiler

e)-Bu gurup diğer guruplardan farklı olarak, yaşamayı ret edenlerdir.  Çocukluğunu gençlik hayalleri için yaşamayı ertelemiş, gençliğini iyi bir hayat sürebilmem için maddi gücümü elde edeyim diyerek ertelemiş ve artık ömrün son demi olan yaşlılığını da bunlara eyvah ederek geçirenlerdir. Veyahutta sevdiğini söylemeyi zaman var nasılsa diye ertelemiş, öfkelenmiş, küsmüş, sevinmiş insana ve insanca yaşamaya dair bütün duyguları içine hapsetmiş, zamana bırakarak ertelemiş olanlar.

“Halbuki hayat bu kadar uzun değil ve ne yazık ki insanoğlu ölümsüz değil… Hangi duygu fırtınası kuşatmışsa kalbinizi onu yaşamayı ertelemeyin. Yaşadığınız acı ise eğer onu yaşamayı başka bir zamana ertelemeniz ağrısını dindirmeyecek. Bırakın yaşayın geçsin ve bitsin. Sevginizi en derinde yaşayın. Paylaşmaktan korkmayın. Annenize, babanıza, çocuğunuza, kardeşiniz veya dostunuza, sevdiğiniz insana, evcil hayvanınıza hatta ve hatta kendinize sevdiğinizi söylemeyi ertelemeyin, Çünkü yarın çok geç olabilir ve hayat erteleyecek kadar uzun değil. Ertelediğiniz her duygu, her kavuşma, her sarılma ve söylenmemiş her söz ilerde pişmanlığınız olacaktır..”

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.