Oruç Nedir?
Oruç…
Oruç; Farsça bir kelimedir. Kelimenin aslı “günlük” anlamına gelen “ruze”dir. Önceleri “oruze” olarak kullanılan bu kelime, daha sonra dilimize oruç şeklinde geçmiştir. Arapçada ise oruç “savm” demektir. Savmın kelime anlamı; yemek içmekten korunmak, hareketsiz kalmak, ve her şeyden vazgeçmektir.
İbadet olarak; sağlıklı ve engelli bulunmayan her aklı başında Müslümanın, imsak vaktinden iftar vaktine kadar yeme içme ve her türlü cinsi münasebetten bedenini sakındırmasıdır.
İslam dininde oruç, beş temel şarttan bir tanesidir. Hicretin 18. ayının başlarında şaban ayında aşağıdaki ayetin nazil olmasıyla beraber farz kılınmıştır.
“Ey îmân edenler! Oruç, sizden evvelki ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı – tâ ki günahtan sakınıp takvâya eresiniz. O Ramazan ayı ki, insanlara doğru yolu gösteren, apaçık hidâyet delillerini taşıyan ve hak ile bâtılın arasını ayıran Kur’ân, o ayda indirilmiştir. Kim bu aya erişirse orucunu tutsun. Bu ayda hasta olan veya yolda bulunan, tutamadığı günler kadar, başka günlerde oruç tutsun. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Tâ ki güçlük çekmeden oruç günlerinizi tamamlayın, sizi doğru yola iletmesinden dolayı Allah’ı tekbir ve tâzim edin – böylece Onun nimetlerine şükretmiş olursunuz” (Bakara 183-185)
Oruç bir ibadet, bir yöneliş, sevgiliye duyulan şükranın bir göstergesi olmakla beraber, aynı zamanda bir arınmadır. Ruhu, bedeni, dili ve kalbi eş zamanlı olarak temizlemektir. Oruç tutan kişi bir yönelişe doğru ilerler. Mutlak kudretin kendisine emir buyurmuş olduğu bu vazifeyi ifa, kişiyi huzura doğru emin adımlarla götürür.
Oruçta ki maksat, hem açın halini anlama ve hemde sayısız sunulan nimetlerin şükrünü edadır. İnsan yer içer olduğu zamanlarda, elinin altında bulunan nimetlerin farkında olmadığından, oruçla beraber nimetler gözünün önünde olduğu halde dokunmayarak tefekküre dalar. Burada yüce yaratıcının karşısında acziyetini bir kez daha kabul ederek nefisini terbiye eder.
Allah’ın Kulunun aç kalmasına ihtiyacı var mı?
Allah kulunun hiçbir ibadetine ihtiyaç duymaz. Onun kudretinin ve sonsuz varlığının, yarattığı hiçbir şeye ihtiyacı olmadığı gibi, yarattıklarının ibadetlerine de ihtiyacı yoktur. Muhakkak koyduğu emir ve yasaklar kulun hem bu dünyasını ve hemde ahiretini güzelleştirmek içindir.
İbadet insanın Allah’ın kendisine verdiği nimetlere bir teşekkür göstergesidir. Düşünün ki bir hasta doktora gitse ve doktor onun hastalığı için kendisine gerekli olan ilaçları verse, o hasta dönüp doktora bu ilaçlara senin ihtiyacın olduğu için bana verdin diyebilir mi? Kulda hiçbir ibadeti için haşa Allah’ın buna ihtiyacı var diyemez.
Sadece aç kalmakla oruç tutulur mu?
Oruç ibadetini yerine getiren kişi, sadece midesini aç bırakarak bu ibadeti yerine getirmez. Orucu bütün bedeni ve ruhuyla beraber tutmalıdır. Oruç, her ne kadar şekli bir ibadet olsa da aslında manevi bir ibadettir. Kişi dilini kötü sözlerden muhafaza ederek diline, kalbini hasetten temizleyerek kalbine, gözünü haramdan sakınarak gözüne, kulaklarını kötü her türlü ses ve gıybetten sakınarak kulaklarına, kendini şehvetten sakınarak tüm nefsine oruç tutturmalıdır ki, orucun esas manasına ere bilsin.
Kişi oruç ibadetinin aslına ve anlattıklarına erdiği müddetçe, lezzetine varacak ve vardıkça da Rab’ine muhabbeti katlanarak artacaktır.
Son yorumlar